23 Aralık 2015 Çarşamba

Toplumsal Cinsiyet ve Ensest Bağlamında ‘Gözetleme Kulesi Fimi’  İncelemesi

                                                                                                                     Semra ÇOBAN

GİRİŞ

Sözlük anlamı olarak  cinsiyet, kadın ve erkeğin biyolojik farklılıklarının anlatımı için kullanılmaktadır.Toplumsal cinsiyet ise  kurumlarla, sosyal çevre ve iktidar ilişkileri ile karşılıklı, iç içe geçmiş, karışık ilişkiler bütünüdür. Toplumsal cinsiyetin algılanışı kültürel bir olgudur ve bu kavram, kültürel, ekonomik, politik ve davranışsal tüm farklılıkları içermektedir.Toplumsal cinsiyet kadınlarla erkekler arasındaki toplumsal ilişkileri düzenlemek için kullanılan bir kavramdır. Scott toplumsal cinsiyetin, cinsiyeti olan bir bedene zorla kabul ettirilmiş bir toplumsal kategori olarak tanımlar ve toplumsal cinsiyetin kadınlar ve erkeklere ilişkin uygun rollerin tamamen toplumsal olarak üretildiğini ifade eden “kültürel inşalar”a işaret etmenin bir yolu olduğunu belirtir. (Scott, 2007: 11).

Kadın ve erkeğin aile içinde, kamusal alanda, işte ve özel zamanlarında belirlenmiş cinsiyetlendirilmiş toplum tarafından normatif kalıplara sığdırılmış davranış kalıpları vardır ve son kertede bu kalıplar kadının ezilmesine tahakküm altına alınmasına hizmet eder.
Çocuklar büyürken toplum onların önüne cinsiyetine uygun kurallar, şablonlar ya da davranış modelleri dizisi koymaktadır. Aile, medya, arkadaş grupları, okul gibi belirli toplumsallaştırma etkenleri söz konusu beklentileri ve modelleri somutlaştırarak çocuğun bunları sahiplenebileceği ortamlar hazırlamaktadır (Connell, 1998: 255). Dolayısıyla toplum, kadın ve erkeği tanımlamakta; kadın ve erkeğe bir takım özellikler atfetmektedir.

Connell, kadınlarla erkekler arasındaki ikili ilişkilere temel oluşturan üç ana yapı olduğunu tespit eder: Emek, iktidar ve arzu. Bunlar birbiriyle kesişir ve birbirlerine bağlanır. Bu yapıların işlemesini sağlayan başlıca kurumların -aile, işyeri, devlet, ve kamusal alanlarla sokağın bütün ritüelleri- hepsi de eril otoriteyi devam ettiren kendi ‘cinsiyet rejimleri’ne sahiptir. Bu bakımdan, erkeklerin kadınlar üzerindeki iktidarın devamlılığı ve buna bağlı olan erkeklik anlayışları, tek ya da birincil bir nedene indirgenemez. Bunun yerine, bunlar kapitalist sınıf ayrımının benzer bir biçimde tarihsel temellere dayalı olan sistemiyle birlikte değişen kapsayıcı tarihsel kökenli bir sisteme atfedilirler.(Segal, 1998: 131)
Ekonomik, toplumsal, siyasal her alanda erkekler kadınlardan daha güçlü ve daha özgürdürler. Ve bu dengesizliği yaratan erkeklere verilen, sağlanan avantajlardır.
Genel olarak erkekler, mevcut toplumsal yapıda avantajlı durumdadırlar, heteroseksüel erkekler ise öbürlerine kıyasla çok daha fazla avantajlıdır. Ancak, “erkek kurtuluş hareketi” tartışmasının gözler önüne serdiği bir şey var ki, erkekler toplumsal avantajlarının bedelini ödemekte, hatta bazen bu bedeller çok yüksek olmaktadır. (Connel, 1998: 12)
Witting isteyelim ya da istemeyelim burada ve şimdi bir toplum içinde yaşadığımızı ve toplumda yaşamanın tüm kurallarını bildiğimizi ki heteroseksüelliğin bu kuralların tümünü özetlediğini belirtir. Bilim insanları ve genel olarak halk; herkes, yapılması zorunlu olan bir şeyler olduğu konusunda hemfikir. Bir erkek olmak, bir kadın olmak, evlenmek, evlendikten sonra çocuk yapmak ve özellikle kadınlar için çocuk yetiştirmek. Bir nevi yaşamak için nefes almamız gerektiği gibi bu kurallar ve antlaşmalar da yaşamı olası kılıyor.Toplumda yaşamak heteroseksüellikte yaşamaktır.(Witting,2013:69)


Connell ailenin toplumun temeli olmasının ötesinde, onun en karmaşık ürünlerinden biri olduğunu belirtir. Connell’a göre ailenin içi, tıpkı jeolojik katmanlar gibi birbiri üzerine yığılmış çok katmanlı bir ilişkiler sahnesidir. Başka hiçbir kurumda ilişkiler, zaman içinde böylesine yaygın; temas esnasında böylesine yoğun; ekonomi, duygu iktidar ve direniş örgüleri açısından böyle sıkı değildir.(Connell, 1998: 168)
Ensest, eski toplumlarda ve günümüz toplumlarında sıkça rastlanan fakat çoğunlukla aile içinde sır olarak saklanan bir olgudur. Ensest fiziksel, ruhsal ve sosyal sonuçları en ağır sorunlardan biridir ve etkileri ömür boyu devam etmektedir. Ensest mağdurları her yaştan kız ve erkek çocuk olabilirken, istismar genellikle dokunma, okşama gibi tacizlerle başlamaktadır. Bazı vakalar uzun süre bu şekildeki tacizlerle devam ederken bazılarında cinsel saldırı anal ve vajinal tecavüze varabilmektedir. Saldırganlar başta baba olmak üzere, dede, ağabey, amca, dayı ve kuzen gibi genellikle mağdurdan yaşça büyük erkek akrabalardır. (Bozbeyoğlu,  Koyuncu, Kardam, Sungur, 2010: 1)

Pelin Esmer’in Gözetleme Kul esi (2012) filmi Seher (Nilay Özdemir) karakteri üzerinden kadının nasıl normatif kalıplara sokulmaya çalışıldığını ve bir tabu olan ensest vurgusu açısından incelenmesi gereken bir metindir.

Gözetleme Kulesi
Seher (Nilay Erdönmez) üniversite öğrencisidir ve otogarda bir otobüs firmasında hosteslik yapmaktadır. Nihat (Olgun Şimşek) ise Seherin çalıştığı otogara yakın bir yerde ormanda gözetleme kulesinde  işe başlamıştır. Filmin giriş sahnesinde Nihat ve Seher’in yolları otobüste kesişir. Seher yolculara nerede ineceklerini sorar. Nihat da yolculardan birisidir. Daha sonra Nihat otobüsten iner ormanın içinden gözetleme kulesine gelir etrafı dolaşır dürbünle çevreye bir göz atar. Eşyalarını yerleştirirken çantasından turuncu bir gömlek ve mavi bir bluz alır öylece durur daha sonra telsizden anons verilir. Telsiz konuşmasında Nihatın burada işe başladığını anlarız. Telsiz konuşmasında karşıdaki kişinin hangi rüzgar attı seni buralara sorusuna Nihat geçiştirerek cevap verir. Nihat bir şeylerden kaçıp buraya doğaya sessizliğe sığınmıştır. Nihat hakkında bu kısa bilgiden sonra otogara geçiş yapılır. Seher otobüsten iner patronla selamlaşır lavaboya gider elini yıkar ve odasına çıkar. Otogar küçük bir lokanta ve marketten ibarettir. Seher’in mekanla zıtlığı onunda buraya sığındığı bilgisini verir. Daha sonra gece Seher elinde bir şeylerle iner etrafı kolaçan eder lavaboya doğru ilerler. O sırada otobüs şoförü odasından sigara içmek için aşağı iner. Seher elindekileri cebine sokuşturur. Şoför uyku mu tutmadı diye sorar. Seher yok lavaboya geldim der. Lavaboya ilerler elini yıkar ve oyalanır. Şoför sigara içerken bir yandan Seheri izler. Sabun yoksa odamda var filan der. Daha sonra Şoför odasına çıkar Seher cebinden iç çamaşırlarını çıkarır gizlice yıkar. Bir kadının erkeklere tahsis edilmiş bir mekanda ezilip büzülmesini gizlemesini ve zorluğunu görürüz. Mekanlar toplumsal cinsiyet düzeninde kadınlar ve erkekler için  cinsiyetlendirilir. Connel sokağın çoğu zaman bir kurum olarak düşünülmediğini ama sokağın en azından, belirli toplumsal ilişkilerin olduğu, kesin sınırları olan bir toplumsal çevre olduğunu vurgulamaktadır.
Sokakta pek çok iş yapılır. Çocuklarla ilgili işlerin hemen hepsi, örneğin bebek arabalarıında çocukları gezdirmek gibi, kadınlar tarafından yapılır. Alışverişin ve fahişeliğin büyük bir kısmı da öyle. Gazete yiyecek ve diğer küçük nesnelerin satışı ise karmadır. araba kamyon ve otobüs kullanma, küçük suçlar ve polislik, araba tamirciliği ve doğrudan sokağın kendisi, öncelikle erkeklere aittir. Sokak, küçük çaplı tacizlerden fiziksel sarkıntılık ve tecavüze kadar, kadınlara yönelik pek çok sindirme eyleminin gerçekleştiği ortamdır.Eylemin yükselişinin nerede duracağı her zaman önceden kestirilemediğinden, şehrin büyük bir bölümünde kadınlar, özellikle hava karardıktan sonra nadiren sokakta yürürler. Öyleyse sokak erkeklerin işgali altında olan bir bölgedir. (Connel, 1998:181)
Ayrıca film şoförün Sehere baktığı sahnede algılarımızla oynar biraz  şoför Seher’e bir şey yapacak hissi uyandırır. Aslında bunun sebebi tecavüz korkusudur.Gece ıssız bir otogar ve o saatte evinde olması gereken  kadın dışarıdadır. Algılarımız toplumsal normlarla öyle şekillenmiştir ki kadın dışarıda ise tacize ya da tecavüze uğrayabilir ki çoğu kez uğramaktadır da. Tecavüzün kadınlar üzerinde nasıl tahakküm kurma rolü vardır çalışmanın devamında tekrar değineceğiz.

Nihat yavaş yavaş ormandaki hayatına alışmaktadır. Malzeme almak için aşağı iner Seher’in çalıştığı otogarda tekrar karşılaşırlar Nihat  otobüste yer var mı diye sorar. Aralarında kısa bir diyalog geçer ikinci kez karşılaşmış olurlar. Seher Nihat’a gözetleme kulesinde mi kalıyorsun diye  sorar Nihat evet der. Nihat Seher’e sen burada mı kalıyorsun dediğinde Seher evet geçici bir süreliğine der ve konuşmayı orada sonlandırır. Film karakterlerin hikayelerini yavaş yavaş verir. Nihat telsizle konuşurken evlendim der ama çocuk var mı diye sorulunca yağmur yağıyor deyip telsizi kapatır. Sefere çıktıklarında şoförle sohbet ettikleri sahneye geldiğimizde Seher izin alabildin mi diye sorar şoför evet eleman yok muhabbetti döndü ama akşam konuşacağım tekrar  der. Seher’e sen gidiyor musun eve  diye sorar Seher gideriz bir ara diye geçiştirir. Biraz geçtikten sonra midesi bulanır otobüs durur Seher istifra eder. Akşam otogara gelirler şoför ve patron oturmaktadır. Seher patrona ben bir süreliğine otogarda kalıp anons işlerine ve aşçıya yardım etsem olmaz mı diye sorar. Patron kabul etmez biz senle hosteslik için anlaştık unutma dayının hatırı için işe aldım seni der konuyu kapatır.Seher odasına çıkarken patron şoförle seher hakkında konuşmaya devam eder. Patron yolcular mı sarkıyor diye sorar  şoför evet der. Patron sen asılmıyorsun değil mi kıza diye şoföre de sorar şoför hayır der. Asılmak kadının hostes olmasının kaçınılmaz sonudur. Mekanların cinsiyetlendirilmesi gibi mesleklerde cinsiyetlendirilmiştir. 
Kadınlar için ev içi işler, çocuk bakımı, bankacılık vb. işler daha norm bir seçenek iken hosteslik otelde çalışmak hal otogar gibi yerlerde çalışmak olumsuz bir seçenektir. Filmin ilerleyen bölümlerinde annesi ve babası kız kısmının ne işi olur otogarda diye tepki alır. Okumuyorsa gelsin otursun evinde derler. Seherin otogarda hostes olarak çalışması sorun olurken erkek kardeşinin fırında çalışması ‘çocuk çalışıyor okul harçlığını kazanıyor’ olur. Seheri sefere çıkmak için çağırdıklarında Seher yataktan apar topar çıkar ve hamile olduğunu görürüz. Aşçı parasını alamadığı için patronla kavga edip işten ayrılınca Seher otogarda kalmaya lokantada yemek yapmaya başlar. İzin alıp eve gider annesi mutfakta yemek yaparken televizyonun sesini açmış evlilik programı takip etmektedir. Seher otogarda çalıştığı için sitem eder. Biz seni oku diye kızım yolluyoruz taa nerelere sen otogarlarda elin heriflerine hizmet et diye yollamıyoruz seni. Madem okumayacaktın niye dönüp gelmiyorsun evine. Seher arkadaşlar eve çıkacak bende onların yanına çıkmak istiyorum der. Annesi o nereden çıktı senin zaten orada bir ev duruyor hazır dediğinde Seher artık orada kalmak istemiyorum anlaşamıyorum diye cevap verir. Annesi neyi istemiyorsun rahatlık mı batıyor sana baban işsiz çağları bile gönderemiyoruz kursa seni de dayından allah razı olsun o olmazsa zor giderdin okula der. Adam bir boğaz daha ekledi sofraya mecbur mu diye sitem etmeye devam eder. Dört kız ev tutmak neymiş, giren belli değil çıkan belli değil, küçük yer elalem ne der, olduğun yere uyum sağlayacaksın biraz, dayın sana bir şans veriyor otursana oturduğun yerde, ne güzel dayının evinde emniyetli yerdesin dediğinde Seher annesini ve izleyiciyi şoke edecek şeyi söyler. Karnını gösterir emniyet emniyet emniyetiniz bunu yaptı bana der. Annesi ne diyorsun sen diye sorar Seher ben dediğimi dedim sen ne diyeceksin şimdi der. Annesi daha önce niye gelmedin dediğinde Seher daha önce gelsem ne olacaktı odada mı saklayacaktın beni ne değişecekti der ve odadan çıkar. Babası gelir sofraya oturur annesi yemeği koyarken yavaştan çekine çekine eve çıkmak istiyormuş arkadaşlarıyla dört arkadaş sizde yardım ederseniz filan diye konuyu açar. Baba olur mu öyle şey dört kız giren belli değil çıkan belli değil aklın alıyor mu senin der. Anne  bir iki küçük ısrardan sonra babayı onaylar ve sessiz kalır. Seher evden çıkar gider. Anne baba aynı tepkileri verirler dayısında rahat mı batmış adam evini açmış okutuyor. Baba dayısı ha diye vurgu yapar. Aile ve aileyi oluşturan akrabalık bağları en güvenilen yerlerdir. Orada emniyette olunacağı düşünülür. Çoğu taciz tecavüz ya da şiddet eylemi dışarıda bir yerde meydana gelebilen bir olgu gibi gelir ama aslında en yakında dibimizde çoğu zaman gizli kaldığı için ve net bir oran verilemezse bile içerdedir. Aile içi bu cinsel istismar ensest olarak tanımlanır. ensest çoğu toplumda bir tabudur. Konuşulmayan yokmuş gibi davranılan ama ensest kurbanı için çok vahim sonuçları olan bir olgudur.  Aile-içi cinsel şiddet olarak kabul edilen bu olgu tarafların, genellikle toplumsal baskıdan çekinme, durumdan utanma ve özellikle enseste maruz kalan kişinin kendisine uygulanan fiziksel ya da psikolojik baskıdan korkup durumu ifşa etmekten çekinmesinden ötürü gizli tuttuğu ve genelde aile içinde çözülmeye çalışılan bir problem olarak gelişmesine sebep olmuştur. Günümüzde, çocuk tecavüzleri araştırıldığında, kız ya da erkek çocuğun maruz kaldığı bu durumun arkasında çok sıklıkla aile bireylerinin olduğu görülmektedir.(Minnet, 2013:2) Seher ensest kurbanıdır annesine gittiğinde hiçbir destek alamaz.
Sandra Buttler ensestten kurtulan çocukların annelerinin konuyla ilgili irdelendiğini, suçlandığını ve erkek egemen bir analizin kılıcına geçirildiklerini savunur ve geleneksel kadın rollerine göre biçimlenmiş anneler bir çaresizlik, kişisel, ekonomik ve sosyal kaynaklardan yoksunluk durumunda gösterir ki bu kızlarını koruyabilecekleri bir rolden uzak kalmalarına neden olur demiştir. (S.Buttler’den akt. Minnet, 2013:6)  Brownmiller, erkeklerin tecavüz etmek için biyolojik bir kapasiteye sahip olmalarının yanı sıra erkeklerin kadınları hükümleri altına almayı garantilemek için yürüttükleri, bilinçli ve kolektif, tarih-aşırı ve kültür-aşırı, politik bir strateji dahilinde kadınlara tecavüz ettiklerine de inanmaktadır. Tecavüzcüler ataerkilliğin ‘hücum kıtasıdır’, erkek egemenliği için gereklidirler. (Aktaran Segal, 1998: 288)
Seher çocuğu doğurur otogarın yan tarafına bir yere bırakır bu sırada orada olan Nihat olayı görür. Seher ile aynı otobüse biner şoför Seheri istediği yerde indirmeyince Nihat hanım tanıdık ben akrabalarına teslim ederim deyip otobüsten inerler. Seheri kuleye gelmeye ikna eder daha sonra gece gidip bebeği getirir. Seher’ e bebeği uzatır emzirmesi için ısrar eder. Sürekli bebeği Sehere uzatan bir el olur. Nihat’ın bu davranışı kadına biçilen annelik rolünün nasıl dayatıldığının metaforik bir ifadesidir.Nihat toplumu temsil eder Seher çocuğu doğuran olduğu için ona sevgi ve şefkat vermesi gereken kadın olmalıdır. Seher anneliğe hatta gözetleme kulesinin alt odasına yani toplumsal bir norma sığdırılır. Bu kalıplara hapsedilir.Nihat Seher ile ilgili gerçeği Seher kaçmaya çalışırken öğrenir. Tam eve doğru dönerler Seher gerçekleri haykırır. Tekrar kaçmaya çalışır bu defa fırtına çıkar Seherin hemen dibindeki ağaca yıldırım düşer Seher yere yığılır gidemez. Nihat Seheri gözetleme kulesine getirir. Seher sessiz sedasız bebeği emzirir. Fırtınanın durduğu Nihatın dışarıyı izlediği sahneyle film biter. Filmde erkeğin tahakküm alanında bir öteki ezilen olan kadının sürekli bir kalıba sokulmaya çalışılması anlatılır. Cinsiyetin toplumsal inşa sürecinde aile ve toplumun hatta yıldırımı düşüren ilahi gücün eril tahakkümünün somut ifadesidir.Çocuk yetiştirmenin kendisi ağır bir iş yükü yaratır ve cinsiyete dayalı iş bölümünde önemli bir rol oynar. Kapitalist ülkeler çocuk bakımını büyük ölçüde annenin sorumluluk alanına dâhil eder ve söz konusu emek evde ücretsiz olarak sağlanır. Bu nedenlerden ötürü çocuk bakımı ev içi iş bölümünde belli bir öneme sahiptir (Connel, 1998: 169). Bu sebeple annelik sürekli yüceltilen kutsallık atfedilen bir olgudur. Seher filmde Nihat’ın baskısıyla annelik yapmaya zorlanır.
Sonuç
Film kadına biçilen rolleri ve kadının nasıl bu kalıplara sokulduğunun iyi bir örneğini teşkil etmektedir. Kimlik, bireyin sınıf, ırk, cinsiyet, cinsellik, kuşak, bölge, etnisite, din ve ulus gibi mensubiyetinden türeyen toplmusal olarak inşa edilmiş, toplumsal olarak tasvip edilen (veya hiç değilse tanınan) kendine dair anlamlar bütünüdür. Aynı zamanda kimlik asla “tamamlanmaz”, aksine sürekli inşa edilir.(Schick, 1999:17) Witting cinsiyetlerin ebediliğinin ve köleler ile efendilerin ebediliğinin aynı inşanın sonucu olduğunu  ve efendiler olmaksızın kölelerin olmayacağı gibi, erkekler olmaksızın kadınlarında olamayacağını belirtir. Erkek kendini bir öteki olarak kadının üzerinden tanımlar.Kuşkusuz tüm erkekler ezen değildir onlarında kendi arasında bir ezen ezilen ilişki vardır ve her kadın da ezilen olmayabilir. Lakin en tepede eril bir tahakküm vardır. Witing’ e göre cinsiyet yoktur, sadece ezilen cinsiyet ve ezen cinsiyet vardır ve cinsiyeti yaratan baskıdır.(Witting, 2013:36) Film bu süreci Seher karakteri üzerinden ezilen kadını başarılı bir şekilde anlatmaktadır.Özel alanda olduğu gibi kamusal alanda da toplumdaki işin dörtte üçünü yapmak kadınların kaderidir ve buna bedensel bir iş olarak önceden belirlenmiş demografik oranlara göre üremeyi de eklemek gerekir. Öldürülmek, sakatlanmak, bedensel ve zihinsel olarak işkence görmek istismara uğramak dövülmek ve zorla evlendirilmek; kadınların kaderi budur.(Witting, 2013:37) Cinsiyet kategorisi totaliter bir kategori olduğundan, varlığını kanıtlamak için kendi engizisyonları, adliyeleri, mahkemeleri, yasaları, terörü, işkenceleri, sakatlamaları, infazları, polisi vardır.Tüm zihinsel üretimi kontrol ettiğinden, bedeni olduğu kadar zihni de şekillendirir.(Witting, 2013:41) Witting’e göre heteroseksüel toplum, her düzeyde ötekinin-farklının gerekliliği üzerine kuruludur. Bu kavram olmaksızın ne ekonomik olarak, ne simgesel, ne dilsel, ne politik olarak işler.(Witting, 2013:60) Kadınlar erkek egemen bir toplum yapısında nesne konumundadır. Edilgen olamaz. Guillaumin kadınların ezilişinin çift yönlü olarak tanımlar: Kadınların, kocaları babaları gibi bireyler tarafından özel olarak mülk edinilmesi ve bekar kadınlar dahil tüm kadınların kolektif olarak tüm grup tarafından, yani erkek sınıfı tarafından mülk edinilmesi. Diğer bir deyişle “cinsiyete dayalı boyunduruk”.(Witting, 2013:12)  



Kaynakça

Bozbeyoğlu Ç. A; Koyuncu, E.; Kardam, F.; SUNGUR, A.Sosyoloji Araştırmaları Dergisi 2010,13

Connel, R. W. (1998). “Toplumsal Cinsiyet ve İktidar: Toplum, Kişi ve Cinsel

Minnet, Betül (2013)  Bir Aile/Toplum Çıkmazı Olarak Ensest, Ankara Üniversitesi

Scott, J. (1988).  ‘’Toplumsal Cinsiyet:Faydalı Bir Tarihsel Analiz Kategorisi’’. (Çev. A.T.Kılıç). Agora Kitaplığı. (2007)

Segal, L. (1990). ‘’Ağır Çekim Değişen Erkeklikler Değişen Erkekler’’. (Çev. V.Ersoy) Ayrıntı Yayınları (1992)

Shick, İ.C. (1999). ‘’Batının Cinsel Kıyısı’’. Tarih Vakfı Yurt Yayınları (2000)

Wittig, M. (2013). Straight Düşünce. İstanbul:Sel Yayıncılık.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder